Batman Üniversitesi ile Necat Nasıroğlu Eğitim ve Kültür Vakfı işbirliğiyle “Enerji’de İnovasyon '' temasıyla düzenlenen “Necat Nasıroğlu Proje Yarışması’nın ödül töreni gerçekleştirildi. 

Batman Üniversitesi merkez kampüsü konferansa salonunda düzenlenen ödül törenine; Batman Valisi Ekrem Canalp, Eşi Dr. Ayten Canalp, Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Ali Koç, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İdris Demir, Nasıroğlu ailesi, akademik ve idari personellerin yanı sıra finale kalan proje sahipleri ve öğrenciler katıldı.

Açılış konuşmalarının ardından bir konuşma yapan Valimiz, Türkiye’nin kuruluşundan bugüne kadar bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji açığı olduğunu, açık dediğiniz şeyin ürettiğinizle tükettiğiniz arasındaki dengede tüketiminiz üretiminizden fazla olmasından kaynaklandığını ifade etti. 

Türkiye’nin 100 yıllık mücadelesinin bu açığı giderme üzerine kurgulandığını ifade eden Valimiz,  bu açığı gidermenin iki tane yöntemi olduğunu belirterek;  “Bir tanesi üretimi arttırırsınız, ikincisi tasarruf yaparsınız tüketimi kısarsınız. Üretimi arttırma noktasında baktığınız zaman enerjinizi nereden temin ediyorsunuz sorusu en ciddi sorudur. Türkiye’nin yüzyıllık tarihine baktığınız zaman birkaç tane belirgin enerji kaynağımız var. Bunlardan bir tanesi kömür. Özellikle linyit. Türkiye gerçekten de dünyada linyit kaynakları açısından çok avantajlı bir ülke. Ama linyitinde bir handikabı var. Linyit demek atmosfere yüksek düzeyde karbondioksit salınımı demek ve dünyanın gelmiş olduğu şu aşama bizim atmosferimize daha fazla karbon salınımına müsaade etmeyen, hem ulusal hem de uluslararası bir gündemin hakim olduğu bir zaman dilimini yaşıyoruz. Başkaca bir enerji kaynağımız su gücü;  hidrolik kaynaklar baktığımız zaman da; çok zaman aldı çok ileri yerlere gittik. Avrupa’da en fazla barajı olan ülke Türkiye’dir. Avrupa’da en fazla sudan kaynaklı olan bu şekildeki enerji üretimin başında yine Türkiye gelir. Bunun dışında jeotermal kaynaklar. Avrupa birincisiyiz. Ama bütün bunlara rağmen de bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji açığımız devam ediyor. Peki bu açık nasıl giderilir. Bu açığı gidermenin yöntemlerinden bir tanesi çeşitlendirme. Yani enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmeye bizim ihtiyacımız vardır. Geleneksel kaynakların dışında Türkiye yeni enerji kaynaklarını bulmak zorundadır. İşte buradan yola çıkıldığı için Türkiye’nin yeni enerji kaynakları bulma çalışmaları var. bunun başında ne var nükleer güç var. Şu anda Akkuyu’da nükleer santral devam ediyor. Artık belli bir aşamaya geldi. Önümüzdeki yıllarda enerji üretmeye başlayacağız.  Akkuyu’daki nükleer santral bir tane gibi gözüküyor ama 4 tane nükleer santralin birleştirilmiş vaziyette  tek bir nükleer santral olarak hizmete geçmesidir. Bunların dışında Trakya’da, Sinop’ta yeni nükleer santral kurmak gibi Türkiye’nin bir amacı ve hedefi vardır. Peki buralardan elde edeceğimiz kaynaklar ne kadar. Yaklaşık 7200 MW bir enerji etme planlaması var. Peki bizim şuanda toplam enerji kapasitemiz ne kadar 100.000 MW üzerinde 106 bin MW sadece nükleer santraller değil. Nükleer güç değil başka enerji kaynaklarına da Türkiye’nin ihtiyacı var. Ve bunlardan bir tanesi güneş, güneş enerjisi.  2000’li yılların başında Türkiye’nin 40MW güneş enerjisi potansiyeli varken, bugün güneş enerjisi 9 bin 800MW. 10 bin MW’a yaklaşmışız. Yani toplam enerji ihtiyacımızın nerdeyse yüzde 10’a yakın bir oranını sadece güneş enerjisinden karşılayabilecek hale gelmişiz. Türkiye’nin diğer bir önemli enerji kaynağı rüzgardır. Türkiye; rüzgar enerjisi noktasında da sadece karasal alanlarda değil, deniz alanlarında da rüzgar enerjisinden faydalanma gibi stratejisi var. Toplam enerji ihtiyacımızın da hali hazırda yine %10 bine yakın bir bölümünü sadece rüzgar enerjisinden karşılayabilecek duruma gelmiş durumdayız. Hep duymuş olduğumuz enerjide dışa bağımlılık bir de sadece elektrik enerjisinden ibaret değil, bu elektrik enerjisinde en büyük bağımlılığı nedir?  Doğalgazdır. Çünkü biz ithal ettiğimiz doğalgazın büyük bir kısmını sanayiden ya da konutların ısınmasında kullanmıyoruz. Bizim ithal ettiğimiz doğalgazın en büyük kullanım alanı elektrik üretimi içindir. Türkiye’nin cari işlemler dengesine baktığınız zaman yukarıdan aşağı toplam harcamalarını sıraladığımız zaman; bir tarafta gelirler, diğer tarafta giderler. Giderler tarafını sıraladığınız zaman listenin en başında ne yer alıyor. Enerji bir numara ve yüz yıldan beridir de hiç değişmedi, peki önümüzdeki yüzyılda yılda değişir mi eğer enerjiye bakış açımızı, paradigmamızı değiştirirsek evet değişir. Dışarıdan sürekli enerji kaynaklarımızı beslemek noktasında hareket tarzımızı kendi yerli ve milli kaynaklarımızla enerji değiştirirsek evet yüzyıllık hikâye değişir. Aslında biz şu anda tam yüzyıllık hikâyenin değişimin tam orta noktasındayız. Bundan 10-11 sene önce enerjide dışa bağımlılığımızla şimdiki rakamları karşılaştırdığımız zaman trendin nasıl tepe taklak olduğunu tam tersine döndüğüne görebiliyoruz. Bunun içinde Türkiye olarak bir fırsatın eşiğindeyiz. Şimdi dünyada artık petrolün enerji olarak tüketiminin sonlarına doğru geliyoruz. Tabi petrol ile doğmuş petrolle gelişmiş ve petrolle bugüne gelmiş olan bir ilin valisi olarak bunu söylemek insana birazcık da acı veriyor. Ama acılarla ne kadar erken yüzleşirseniz çaresini de o kadar erken ararsınız. Evet acı gerçek dünyada yüzyılın petrolü bitiyor. Artık pek çok Avrupa ülkesinde geçen yıllar dizel motor üretimini yasaklamışlardı. Benzinli motor üretimine de artık kota konuldu. Belli miktarda önümüzdeki yıllar için elektrikli araba üretme şartları getirdi. Yani artık petrolü enerji olarak tüketmenin yüzyıl olarak sonuna geldik. Ama Batman olarak buradan baktığımız zaman başka bir avantajımız potansiyelimiz daha var. Bizim Batman olarak ürettiğimiz petrolün karakteristik bir özelliği var. Gravitesi düşük, yani içerisinden çok fazla yakıt çıkmıyor. Az yakıt çok hammadde çıkıyor, dünyanın da geleceğinde çok enteresan bir nokta var. Artık petrol bundan sonra yakıt olarak değil ama bir yüz yıl daha ham madde olarak insanlığa hizmet edecek. Ve bizimde petrolümüzün de şuanda hali hazırda çok düşük bir miktarının Raman dağının biz küçük bir miktarını çıkarmış durumdayız. Ve yeni petrol kaynakları da memleketimiz her tarafından   şuanda haberleri de geliyor memleket adına da çok sevindirici ve gurur verici. 

Birinci maddemiz enerjiydi, ama burada  ikinci maddemizde inovasyondur. Bu aynı zamanda bir proje yarışması bir ödül yarışması. Burada liseli öğrencilerimizde var peki lise düzeyinde durumumuz nedir? Bu şekildeki yarışmalar sadece üniversiteler düzeyinde değil lise düzeyinde de yapılıyor. Türkiye liseler arasında geçtiğimiz ay içerisinde araştırma projeleri yarışması düzenlendi. Bu projeler çerçevesinde biz geçen sene Batman olarak 8 il içinde bölge 2.’nciydik. Bu sene gene 8 ilin olduğu kendi kategorisinde Batman kendi bölgesinin 41 proje ile birincisidir.  Bölgedeki davet edilen toplam 103 projeden 41’i Batman’dan çıktı. Türkiye 1’ncisi olamadık ama önümüzdeki sene hedefimizdir. İnşallah da önümüzdeki sene 1’nci olacağız. Türkiye 6.cısıyız. Peki bizim önümüzde kimler var : İstanbul var, Ankara var, İzmir var, ve birde Kayseri var. Buradan selam olsun Kayseri’ye çalışkan insanlarına ama Kayseri’ye en yakın il de Batman’dır. Sadece sanayileşme anlamında değil. Aynı zamanda inovasyon anlamında, proje anlamında da en yakın rakibi de Batmandır. 

Geçmiş yıllarda çok karakteristik bir kavram vardı: Ulusal güvenlik. Yani ulusal güvenlik dediğiniz kavram herkesin önceliğidir. Hem de temel önceliğidir. Ama bugün dünyada milli güvenliğin dışında başka güvenliklerden de bahsediliyor. Gıda güvenliği, sadece gıda hijyen konusunda değil her ülkenin ihtiyacı olan kendisinin üretebilme potansiyeline işaret ediyor bu. Benzer şekilde bugün dünyada geçerli olan bir kavramda enerji güvenliğidir. Dolayısıyla da bizim de ülke olarak da en öncelikli konularımızdan bir tanesi enerji güvenliği olmaya devam edecektir. Bu çerçeve içerisinde de her türlü çalışmayı da yapmaya devam edeceğiz” dedi. 

“Necat Nasıroğlu’nu tanıma imkânım olmadı. Ama kendisi ile hiç tanışmamış olmama rağmen sanki kendisini tanıyormuş gibi hissediyorum. Burada ön sırada oturan kişiler var ya onun evlatlarını torunlarını tanıdıkça aslında kişinin eserini kendisi vefat ettikten sonra dahi tanımanın mümkün olduğunu anlayabilecek hale gelebiliyoruz. Allah rahmet eylesin. On binlerce insana destek olmuş. Hayatı boyunca disiplini ile çalışma temposuyla herkese örnek olmuş bir insan” diyen Valimiz; “Ölümünden sonra da bize şunu söylüyor:  Alim olmayabilirsiniz ama arif olabilirsiniz. Necat Nasıroğlu üniversite okumamış ama pek çok üniversite okumak isteyen kişiye burs sağlamış. Necat Nasıroğlu NBA yapmamış. Ama NBA yapmış olan pek çok öğrenciye iş imkanı sağlıyor. Necat Nasıroğlu bu memlekette kendisi din alimi değildi ama şuanda yetişmiş olan pek çok din alimine kendisi destek olmuş. Orada yetiştirilen yetişmiş olan kurumlara destek olmuş ve onlar şu anda başkaca başkaca öğrencileri yetiştiriyorlar. Yaşamış oldukları ortama yeni ilim sahip insanları yetişmesine vesile olmuş. Buradan bir kez daha kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Necat Nasıroğlu gibi insanlarında her vilayette çoğalmasını temenni ediyorum” diye konuştu. 

Konuşmaların ardından dereceye giren proje sahiplerine ödüllerinin verilmesiyle program sona erdi.